HUZURDAN YOKSUN BİR ADAM O, 73 yaşında evli bir adam. Lakin tam elli yıldır bekâr hayatı yaşıyor. Ne karısından boşanabilmiş, ne de karısıyla bir arada oturmuş. Fakat kazandığını hep karısına vermiş, parasının hayrını hiç görmemiş. Hayatı kalabalıklar arasında yalnız olarak geçmiş. Ne gülmüş, ne de birini güldürebilmiş. Herkesin hayatı bir romandır derler ya, Osman Uysal'ın hayatı trajik bir roman. Sonu belirsiz elbet, ama o: “Benim sonum bir gün bir taşa takılıp noktalanacak” diyor. Bu yüzden daha sağlığında mezar yerini almış ve mermerden yaptırmış, içine gireceği günü de aslında iple çekiyor. Bezmiş yaşamdan, hem de öylesine bezmiş ki, “mutlu son bir an önce gelse” diye umutla Azrail’in geleceği günü bekliyor. Hayata dair tek umudu ölüm artık onun için, yaşama dair bir kırıntı kadar bile umut kalmamış. Onun için ölüm, romanın mutlu sonu. Osman Uysal'ı ilimin valiliğinde tanıdım. Oradan oraya koşuşturup duruyordu, henüz hayatta olduğunu belgelemeye çalışıyordu. Biraz tu...
Yorumlar
Yorum Gönder