3. DÜNYA SAVAŞINA DOĞRU ADIM ADIM
Savaş, psikolojik olarak korku ve ürperti verici bir olaydır. Buna rağmen mecbur kalındığında savaş hem kaçınılmaz olmakta, hem de arzu edilmektedir.
Savaşın en küçük ünitesi “Niza”dır. Biraz büyük olanı da kavgadır. Her ikisi de iki kişi, ya da küçük gruplar arasında geçer. Savaş ise büyük gruplar arasında, ya da ülkeler tarafından birbirlerine karşı yapılan eylemdir. Bazı savaşlar bir ülkenin iç işlerini ve dolayısıyla insanlarını ilgilendirir. Bazı savaşlar iki ülkeyi, bazı savaşlarda savaşın geçtiği pek çok bölge insanını ilgilendirir, bazı büyük savaşlar ise dünyayı.
Birinci Dünya ve İkinci Dünya savaşları tüm dünyayı ilgilendirmiştir. Şimdi, PKK dolayısıyla Irak’ın yarattığı bunalım, bütün dünyayı ilgilendirmelidir ki, terör tüm dünya insanının tehdit unsurudur. Bu durumda bir üçüncü dünya savasının eşiğindeyiz demektir.
“Sinek çok küçük ama mide bulandırır” sözünün güzel bir atasözü olduğu pek çok defalar kanıtlanmıştır. Çünkü Irak’ın beslemekte olduğu PKK bu gün bize çemkiriyor fakat bütün dünyanın da midesini bulandırıyor.
Çok eskiden yapılan kabile veya boy savaşları sonra büyümüş, büyüyünce de iki kutupta birleşen ülkeler “Birinci Dünya Savaşı”na girişmişlerdir. Sonuçta ne olmuştur? Savaşan ülkeler milyonlarca insanını ve imkânlarını, toprak bütünlüklerini kaybetmişlerdir. Osmanlı İmparatorluğunda bu savaşta eriyip gitmiştir bu da az gelmiş, birinci dünya savaşını yapanların torunları, bu defa ikinci dünya savaşını yapmıştır.
Başlangıçta “Çılgın Hitler’nin Alman Savaşı” olarak başlattığı savaş, “İkinci Dünya Savaşı” olarak bitmiştir. Bu savaşta da milyonlarca insan ölmüş, imkânlar tükenmiştir.
Şimdilerde “Üçüncü Dünya Savaşı” eşiğindeyiz. Şayet Irak PKK’yı terk etmez, toprak kazanma hırsını bırakmazsa, dün Saddam’ın zulmünü bahane ederek Irak’a giren Amerika ile bu iş yeterli kalmayacak bir gün, tüm dünya ülkeleri Irak’a karşı savaşacaktır. Bununda adı şüphesiz, Üçüncü Dünya Savaşı olur.
Petrol bölgesi Orta Doğu’ya Amerika’nın Irak’a girmesiyle ateşle yaklaşılmıştır. Ancak iblis gibi Barzani bu ateşten güç alıp, büyüklük taslamaktadır. Oysaki güç aldığını sandığı bu ateşten sıçrayacak olan en küçük bir kıvılcım bu bölgeyi yakıp yok etmeye yetecektir. Hangi taraftan olursa olsun, bir mantar tabancasının patlaması, Orta Doğu’yu kül etmeye yeter de artar bile. Çünkü mantar tabancasının ardından makineliler, uçaksavarlar, toplar, füzeler, hatta kimyasal silahlar ateşlenecek, hedefler ve menziller cehenneme dönüşecek, asker ve sivilden milyonlarca insan ölecektir. Bu savaş olması halinde kaçınılmazdır. Hele hele çılgın Barzani’nin ukalâlığı, yalancılığı bir gün doğrulanınca o zaman başta kendi insanları, milyonlarca insan susuz kalmış çiçekler gibi hemen ölürler.
Hiçbir insan yoktur ki, “bu savaş beni ilgilendirmez” diye kendini soyutlayamaz. Bir çılgınlık düşünmeğe bile cesaret edemediğimiz sonuçlar doğurur. Japonya’ya atılan atom bombası örneği hala insanlığın yüz karası olmaya devam etmektedir. Temennimiz, insanlar savaşmadan doğru yolu bulabilsin. Savaşmak için silaha yatırılan paralar, eğitime, öğretime yatırıma dönüştürülsün. Hırs hiçbir insana, hiçbir topluma olumlu kazanımlar sağlamamıştır. Hırsın sonu daima hüsranla noktalanır.
Televizyon haberlerini seyrettikçe bende ben de hainlere kinleniyorum ve hırslanıyorum, neler neler yazmak geliyor içimden. Ama sağduyumu dinleyip hırsımı frenliyorum. Yapıcı düşünmeye, yapıcı olmaya gayret ediyorum. Dünkü kinleri bırakalım, geçmiş düşünmekten vazgeçelim artık. Yüce Allah geriye bakmamızı isteseydi, ensemize de iki göz koyardı. Geleceğe yönelik, iyi insan nesli yetiştirmeye çalışalım. Bunun başlangıcı da eğitimle sağlanır. İnsana insanı sevdirmenin, ülkeyi sevmenin ve sadakatle bağlanmanın, hırsa kapılmadan yaşamasını öğrenmenin tek yolu eğitimdir. Ülkemizde Kürt, Ermeni kim yaşıyorlarsa yaşasın ve bizler onları bağırlarımıza basarak besleyelim de, ama eğiterek, Türk’e güven ve sevgi duymalarını öğreterek besleyelim. Yedikleri ekmeğin sonunda bize kinlenen olmasınlar, büyüdüklerinde ayaklarımıza dolananlar değil, bizi candan kucaklayanlar olsunlar. Bu yüzden de eğitime ağırlık verelim. Ama sıradan, laf olsun diye değil. Kalıcı eğitime ağırlık verelim. Türk dünyaya bu yolla da örnek olsun.
Vatanımızın selameti için silah gücümüz de olacak elbette, ama beyin gücümüz daha çok olursa, eminim o silahları kullanmaya gerek kalmayacak. Beyin gücümüzle kalkınmış bir ülkede olacağız ve o zaman hem ekonomimizle hem de, aklımızla dünyanın başka ülkelerinin risklerinden korkmadan, “Borsa gibi havadan para kazanma olayı olmasaydı Amerika’nın ekonomisinden etkilenme olayımızda olmazdı. Görüyorsunuz, para savaşları bile, tüm dünya insanını tesir altına alıyor” biz beyin gücümüzü kullanarak bunları aşabiliriz, hatta onlara kafa tutan olarak yaşayan toplum oluruz ki, bu ilkeli eğitim sonrası hiç de zor bir şey değildir. Eğitilmiş, üreten, kalkınmış toplum olmanın özlemiyle ve yarın dinmemiş acılarımıza rağmen güzel konular yazmak dileğiyle.
Ayfer AYTAÇ - AYFERAYTAC.COM
Savaşın en küçük ünitesi “Niza”dır. Biraz büyük olanı da kavgadır. Her ikisi de iki kişi, ya da küçük gruplar arasında geçer. Savaş ise büyük gruplar arasında, ya da ülkeler tarafından birbirlerine karşı yapılan eylemdir. Bazı savaşlar bir ülkenin iç işlerini ve dolayısıyla insanlarını ilgilendirir. Bazı savaşlar iki ülkeyi, bazı savaşlarda savaşın geçtiği pek çok bölge insanını ilgilendirir, bazı büyük savaşlar ise dünyayı.
Birinci Dünya ve İkinci Dünya savaşları tüm dünyayı ilgilendirmiştir. Şimdi, PKK dolayısıyla Irak’ın yarattığı bunalım, bütün dünyayı ilgilendirmelidir ki, terör tüm dünya insanının tehdit unsurudur. Bu durumda bir üçüncü dünya savasının eşiğindeyiz demektir.
“Sinek çok küçük ama mide bulandırır” sözünün güzel bir atasözü olduğu pek çok defalar kanıtlanmıştır. Çünkü Irak’ın beslemekte olduğu PKK bu gün bize çemkiriyor fakat bütün dünyanın da midesini bulandırıyor.
Çok eskiden yapılan kabile veya boy savaşları sonra büyümüş, büyüyünce de iki kutupta birleşen ülkeler “Birinci Dünya Savaşı”na girişmişlerdir. Sonuçta ne olmuştur? Savaşan ülkeler milyonlarca insanını ve imkânlarını, toprak bütünlüklerini kaybetmişlerdir. Osmanlı İmparatorluğunda bu savaşta eriyip gitmiştir bu da az gelmiş, birinci dünya savaşını yapanların torunları, bu defa ikinci dünya savaşını yapmıştır.
Başlangıçta “Çılgın Hitler’nin Alman Savaşı” olarak başlattığı savaş, “İkinci Dünya Savaşı” olarak bitmiştir. Bu savaşta da milyonlarca insan ölmüş, imkânlar tükenmiştir.
Şimdilerde “Üçüncü Dünya Savaşı” eşiğindeyiz. Şayet Irak PKK’yı terk etmez, toprak kazanma hırsını bırakmazsa, dün Saddam’ın zulmünü bahane ederek Irak’a giren Amerika ile bu iş yeterli kalmayacak bir gün, tüm dünya ülkeleri Irak’a karşı savaşacaktır. Bununda adı şüphesiz, Üçüncü Dünya Savaşı olur.
Petrol bölgesi Orta Doğu’ya Amerika’nın Irak’a girmesiyle ateşle yaklaşılmıştır. Ancak iblis gibi Barzani bu ateşten güç alıp, büyüklük taslamaktadır. Oysaki güç aldığını sandığı bu ateşten sıçrayacak olan en küçük bir kıvılcım bu bölgeyi yakıp yok etmeye yetecektir. Hangi taraftan olursa olsun, bir mantar tabancasının patlaması, Orta Doğu’yu kül etmeye yeter de artar bile. Çünkü mantar tabancasının ardından makineliler, uçaksavarlar, toplar, füzeler, hatta kimyasal silahlar ateşlenecek, hedefler ve menziller cehenneme dönüşecek, asker ve sivilden milyonlarca insan ölecektir. Bu savaş olması halinde kaçınılmazdır. Hele hele çılgın Barzani’nin ukalâlığı, yalancılığı bir gün doğrulanınca o zaman başta kendi insanları, milyonlarca insan susuz kalmış çiçekler gibi hemen ölürler.
Hiçbir insan yoktur ki, “bu savaş beni ilgilendirmez” diye kendini soyutlayamaz. Bir çılgınlık düşünmeğe bile cesaret edemediğimiz sonuçlar doğurur. Japonya’ya atılan atom bombası örneği hala insanlığın yüz karası olmaya devam etmektedir. Temennimiz, insanlar savaşmadan doğru yolu bulabilsin. Savaşmak için silaha yatırılan paralar, eğitime, öğretime yatırıma dönüştürülsün. Hırs hiçbir insana, hiçbir topluma olumlu kazanımlar sağlamamıştır. Hırsın sonu daima hüsranla noktalanır.
Televizyon haberlerini seyrettikçe bende ben de hainlere kinleniyorum ve hırslanıyorum, neler neler yazmak geliyor içimden. Ama sağduyumu dinleyip hırsımı frenliyorum. Yapıcı düşünmeye, yapıcı olmaya gayret ediyorum. Dünkü kinleri bırakalım, geçmiş düşünmekten vazgeçelim artık. Yüce Allah geriye bakmamızı isteseydi, ensemize de iki göz koyardı. Geleceğe yönelik, iyi insan nesli yetiştirmeye çalışalım. Bunun başlangıcı da eğitimle sağlanır. İnsana insanı sevdirmenin, ülkeyi sevmenin ve sadakatle bağlanmanın, hırsa kapılmadan yaşamasını öğrenmenin tek yolu eğitimdir. Ülkemizde Kürt, Ermeni kim yaşıyorlarsa yaşasın ve bizler onları bağırlarımıza basarak besleyelim de, ama eğiterek, Türk’e güven ve sevgi duymalarını öğreterek besleyelim. Yedikleri ekmeğin sonunda bize kinlenen olmasınlar, büyüdüklerinde ayaklarımıza dolananlar değil, bizi candan kucaklayanlar olsunlar. Bu yüzden de eğitime ağırlık verelim. Ama sıradan, laf olsun diye değil. Kalıcı eğitime ağırlık verelim. Türk dünyaya bu yolla da örnek olsun.
Vatanımızın selameti için silah gücümüz de olacak elbette, ama beyin gücümüz daha çok olursa, eminim o silahları kullanmaya gerek kalmayacak. Beyin gücümüzle kalkınmış bir ülkede olacağız ve o zaman hem ekonomimizle hem de, aklımızla dünyanın başka ülkelerinin risklerinden korkmadan, “Borsa gibi havadan para kazanma olayı olmasaydı Amerika’nın ekonomisinden etkilenme olayımızda olmazdı. Görüyorsunuz, para savaşları bile, tüm dünya insanını tesir altına alıyor” biz beyin gücümüzü kullanarak bunları aşabiliriz, hatta onlara kafa tutan olarak yaşayan toplum oluruz ki, bu ilkeli eğitim sonrası hiç de zor bir şey değildir. Eğitilmiş, üreten, kalkınmış toplum olmanın özlemiyle ve yarın dinmemiş acılarımıza rağmen güzel konular yazmak dileğiyle.
Ayfer AYTAÇ - AYFERAYTAC.COM
Yorumlar
Yorum Gönder