Kayıtlar

Ekim, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

DÜŞTÜLER KALKAMIYORLAR

Resim
  Düştüler Kalkamıyorlar   Elçin ailesi iki çocuk ve bir karı kocadan oluşan dört kişilik bir aile idi. Çok zengin bir yaşantıları vardı. Baba Nuri Elçin iş adamıydı ve beş tır sahibi olarak yurt dışına beyaz eşya sevkıyatı yapıyordu. Anne Hale Elçin kocasının kazandıklarının hakkını verircesine son moda kıyafetler içinde arkadaş partilerinde poker oynuyor. Canı denize girmek istediğinde lüks otomobillerine atladığı gibi Antalya’daki villalarına gidiyor, denizin koynunda yorgunluk giderip, akşama evine dönüyordu. Çocukları çok zekiydi, erkek olan büyük çocuk Amerika’da ekonomi tahsili yapıyordu. Küçük olan kız çocuğuydu ve Namlı özel bir lisesinin en başarılı öğrencisi olarak göz dolduruyordu. Anne kız bir giydiklerini bir daha giymezken, markasız hiçbir şey evlerine girmezdi. Baba ve oğul altlarındaki kendilerine ait özel otomobilden inmezdi. Hizmetçili modern döşeli evlerinde yedikleri önlerinde, yemedikleri çöp tenekesinde olurdu. Su akıyor, onlarda hiç mola vermede...

Kitap Sektörü

Resim
  Kitap Sektörü öyle bir arena ki; içine girdiğinizde en deneyimli gladyatör olsanız, kiminle nasıl başa çıkacağınızı bilemezsiniz. Aslında bu sektöre arena yerine kurtlar sofrası, demem daha mı uygun gelir dersiniz? Evet, belki böylesi bir benzetme daha uygun. Yazarı, çizeri, yayıncısı, yayımcısı içinde kim ne şekil varsa; sektöre yakışır bir mücadele yok ne yazık ki. Zaten bu sektörün içinde var olabilmeniz için kalemşör olmanız gerekmiyor. Para ve çevre gücü, orada da olayı bitiriyor. Adam dandik iki cümle bir şey yazıyor, o satırlarını biriktirip kitap yapıyor, çevresi var elden satıyor. Yerel alanda bile böyle... Bir de destekleyici bulan, kitabına reklam alanlar var, her türlü getiriye ve cebe götürüye açık insanlar, giderek de üremekteler ne yazık ki... Amaç hem ün kazanmak, hem de una bulanıp, daha iyi tıkınır olmak... Paranın pek çok alanda ilah gibi görüldüğü günümüz dünyasında, ona yaranmak ve hep kazanan olmak için nice dostluklarda bitiriliyordur, Allah bilir. Üzerinde...

Medya da Medyatik

Resim
 Yeni zaman medyası mı desem, ahir zaman alameti mi desem? Artık yazılı ve görsel basına entelce medya deniyor ya, aslında onu diyenler medyatikliğe pek hevesli olanlar. Her birinde bir hava, sanırsınız hep fırtına; yanlarına ulaşamazsınız. Yahu ne bu afranız, tafranız. Nihayetinde sizde işinizi yapıyorsunuz. Ekmek mecranız orası. Televizyon denilen nesne yokken sizde medyayı, medyatikliği bilmeyen kişilerdiniz. Medyatikliğin havasına gireli yaptığınız işte hayır kalmadı bilesiniz. Medya çalışanlarında özveri kalmamış, oturdukları yerde, önlerine ajanslardan gelen haberleri okuyup geçiyorlar. Kırk yılda bir, kendi buldukları haberi allayıp pullayıp özel haber diye gözümüze sunuyorlar. Kendileri olduğu kadar bir süreliğine buldukları haber de medyatik oluyor. Sonra unutuluyorlar. Aynı sıradanlığa dönüyorlar. Bir pilav pişirilmiş farz edin, ısıtıp ısıtıp sabah akşam aynen önümüze koyuyorlar. şu medyatik moda akımı geçse de, canıyla kanıyla uğraşıp doğru dürüst haber bulanların, emeği...

Gerçek Sevgi

Resim
 Bir gün sormuşlar ermişlerden birine: "Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?" Bakın göstereyim demiş, ermiş. Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları evine yemeğe çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar sofranın etrafındaki yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da derviş kaşıkları denilen bir metre boyunda kaşıklar sofraya dizilmiş. Ermiş: "Bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz" diye bir de şart koymuş. "Peki" demişler ve çorbayı içmeye teşebbüs etmişler. Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan. Bunun üzerine şimdi demiş ermiş, sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe. Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa. "Buyurun" deyince, her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp,...