AKL-I MAÂD

 Kedilerin önüne en lezzetli kebaplar konulsa iştahla yemeye başlar! 

Lâkin önlerinden bir fare geçtiği zaman o leziz kebapları bırakıp farenin peşinden koşarlar! 

Terbiye olmamış ham bir nefsin hâli de böyledir! 

Saâdeti bırakıp sefâletin peşinden koşar!

Hazret-i Mevlânâ şöyle buyurur:

"Fare birçok yol bilir, fakat bildiği yollar hep toprak altındadır! 

O; her tarafta toprağı oymuş, delik deşik etmiştir! 

Fareye benzeyen nefis de,  ancak dünyalık peşinde koşar, boş hülyaları kemirir!

Zira fareye dünyadaki ihtiyacını temin edecek kadar akıl verilmiştir!"

Nefsine mağlup olanların aklı da akl-ı maâş'tır!

Yani ancak dünyevî mefaatlerini düşünebilen bir akıldır!

Mânevî terbiye ile olgunlaşarak 

nefsânî takıntıları  aşabilenlerin aklı ise

"AKL-I MAÂD " DIR! 

Yani esas hayatın âhiret hayatı olduğunun şuur ve idrâkine ermiş gerçek bir akıldır! 

Nitekim hadîs-i şerîfte gerçek akıl sahipleri şöyle târif edilir:

"AKILLI, NEFSİNE HÂKİM OLUP ONU HESÂBA ÇEKEREK ÖLÜMDEN SONRASI İÇİN ÇALIŞAN; AHMAK İSE NEFSİNİ HEVÂSINA TÂBÎ KILDIĞI HÂLDE ALLAH'TAN ( HAYIR ) UMANDIR!

Cenâb-ı Hak! 


Cümlemizi gafletten muhâfaza buyursun!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İŞTE FERASET

İdrîs Aleyhisselâm’ın Kıssası