Fesübhânallâh



MASKE MEMURLARI PANDEMİ DÖNEMİNDE MASKENİ KALDIR DİYORLARDI


MASKE KALKTI MASKENİ İNDİR YÜZÜNÜ GÖSTER DİYEREK İKAZ EDİYORLAR


Devlet görevlileri elbette devletin verdiği emri yerine getirecekler. Ancak bu körü körüne olmamalı.


Dün karşılaştığım bir durumdan söz edeceğim. Hayli zamandır sokağa çıkmıyordum.


"Ayaklarım açılsın biraz, çarşı tarafına doğru yürüyeyim" dedim. 


Ev dışına ilk adımını atmış küçük çocuklar gibi, bir hayide moral yüklüydüm.


Yüz metre yol kat etmeden karşı kaldırımdan bana bakmakta olan bir polis memuru "maskeni indir bayan, yüzünü kapatma" diye bağırdı.


Polisler maske takma zorunluluğu olduğu günlerde de nefes alma hakkımızı kısıtlar gibi "maskenizi burnunuzun üzerine kadar kaldırın" diye uyarıyorlardı.


Uyarıyı dikkate almayanları ceza makbuzunu dayıyorlardı. Oysa pandemi döneminde nasıl ki maske takmaya alışmamız zor olmuşsa, 


şimdide birden çıkartıp normalleşmemiz kolay olmuyor. Polis memuru anlaşılan kendine verilen emre kusursuz itaat etmek istiyor.


Önce bu kükreyiş bana değil sandım. Baktım çevremde benden başka maskeli kimse yok, herkes bir anda maskeleri atmış, öksüre tıksıra yol boyunca ilerliyor.


Polisin uyarısını dikkate almadan yürüyüşüme devam ettim. Kendisi de sonradan genç olmadığı mı fark etmiş olmalı ki, israrında üstelemedi. 


Lakin ben çarşı meydanında bir başka polisin aynı şekil uyarısına maruz kaldım. Bu defaki daha kükrek memura biraz farklı yaklaşımda bulundum.


"Memur Bey senin bugün başka işin yok mu, gelenin geçenin maskesiyle uğraşıyorsun. Maske takmama yasağı geldi de benim mi haberim yok. 


 Fesübhânallâh!" dedim yanından uzaklaştım. Ardımdan dur bayan, diye seslendi. "Annesi yaşındaki bir hanıma sesleniş tarzını, tavrını saygısız addettim. Durmadım. 


Bir kez daha yüksek sesle ikaz etti. Bu defa durdum. 


Allah muhafaza belinde ateşli silah, elinde de şok tabancası, yaşınızın ardına sığınıp kafa tutmaya gelmez. 


Amerikan polislerinin davranışlarını ekranlardan izliyoruz. Her ne kadar bizim polisimiz henüz onlar gibi değillerse de, insan bu belli mi olur, 


içlerinden biri onlara özenip "devletin memuruna" diye başlayan bir iftirayla başıma dert olabilir. Yanına geldim, maskemi indirdim. 


"Tamam gidebilirsiniz" dedi polis memuru, yanından ayrılırken ben üzüldüğümle o görevini yapmış olmanın mutluluğuyla kaldı. Tabi görevi maske takanı, takmayanı kontrol etmekse...


İnanır mısınız, artık yaya olarak sokaklara çıkmayı asla düşünmüyorum. Zaten çarşı pazar hayli kalabalık, tanımadığım simalar çoğalmış. 


Dışarıya çıkıp hiç yoktan birileriyle didişmektense, evde ömür sürecini tamamlamak daha evla diye düşünmüyorum. 


Ah insanoğlu, üç günlük dünyadasın farkında değil misin? Gelenler gidiyor, doğanlar ölüyor. Sağda, solda gördüklerimiz, işittiklerimiz, 


şahit olduklarımızdan gereken dersi çıkarabiliyor muyuz? İnsan olma yolunda yürürken tebessüm ve nezaket yoldaşımız oluyor mu, yoksa çocukluktan kalma travmalarımızın tatmin edilmiş olmasıyla mı avunuyoruz? Devletin memurları da bu soruların cevaplarını bir düşünsünler derim.


Ayfer AYTAÇ

ayferaytac.com


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İŞTE FERASET

İdrîs Aleyhisselâm’ın Kıssası