Hz. Ebû Dahdâh’ın iki hurma bahçesi vardı. Birisinde tam 600 hurma ağacı bulunmaktaydı. “Kim Allah’a güzel bir ödünç takdiminde bulunur ki Allah da ona kat kat karşılık versin” (Bakara: 245) âyeti nâzil olunca Hz. Ebû Dahdâh, Efendimize (sav) koşarak şu soruyu sordu: “Ya Resulullah, Allah’ın kimseden ödünç almaya ihtiyacı olmadığı halde bize verdiği maldan, bizim adımıza borç mu istiyor?” Peygamberimiz (sav) ona şu cevabı verdi: “Evet, O, vereceğiniz bu ödünç şey ile sizi cennete koymak istiyor.” Bunun üzerine Hz. Ebu Dahdâh, “Ebu Dahdâh’ın anası da beraberinde mi?” sorusuna Resulü Ekrem (sav), “Evet” buyurdular. Bu sefer “Ebu Dahdâh’ın hanımı da beraberinde mi?” diye sordu. Resul-ü Ekrem (sav) yine “Evet” dedi. Sevincini gizleyemeyen Hz. Ebu Dahdâh, “Öyle ise elini uzat Ya Resulullah” dedi. Efendimiz (sav) elini uzattığında Hz. Ebu Dahdâh, şöyle dedi: “Benim iki hurma bahçem var…Vallahi bunlardan başka bir malım da yok. Bu iki bahçeyi Allah için veriyorum.” Bunun üzerine Peygamb...
HUZURDAN YOKSUN BİR ADAM O, 73 yaşında evli bir adam. Lakin tam elli yıldır bekâr hayatı yaşıyor. Ne karısından boşanabilmiş, ne de karısıyla bir arada oturmuş. Fakat kazandığını hep karısına vermiş, parasının hayrını hiç görmemiş. Hayatı kalabalıklar arasında yalnız olarak geçmiş. Ne gülmüş, ne de birini güldürebilmiş. Herkesin hayatı bir romandır derler ya, Osman Uysal'ın hayatı trajik bir roman. Sonu belirsiz elbet, ama o: “Benim sonum bir gün bir taşa takılıp noktalanacak” diyor. Bu yüzden daha sağlığında mezar yerini almış ve mermerden yaptırmış, içine gireceği günü de aslında iple çekiyor. Bezmiş yaşamdan, hem de öylesine bezmiş ki, “mutlu son bir an önce gelse” diye umutla Azrail’in geleceği günü bekliyor. Hayata dair tek umudu ölüm artık onun için, yaşama dair bir kırıntı kadar bile umut kalmamış. Onun için ölüm, romanın mutlu sonu. Osman Uysal'ı ilimin valiliğinde tanıdım. Oradan oraya koşuşturup duruyordu, henüz hayatta olduğunu belgelemeye çalışıyordu. Biraz tu...
Yorumlar
Yorum Gönder