Dağlar Neden Varlar
Dağlar Neden Varlar
HİÇ ŞÜPHESİZ İNSANLARIN YARARINADIRLAR. DOĞRUSUNU RABBİMİZİN BUYURDUKLARINDAN BAZILARINI OKUYUP ÖĞRENELİM. İDRAKİNE VAKIF OLANLARDAN EYLENELİM İNŞALLAH.
“Bir düşünün: Allah sizi Âd kavminin ardından halîfeler kıldı ve yeryüzünde size geniş imkânlar bahşetti. Yerin düzlüklerine saraylar kuruyor, dağları yontarak evler yapıyorsunuz. Öyleyse Allah’ın bütün bu nimetleri üzerinde düşünün de, bozguncular kesilip yeryüzünde karışıklık çıkarmayın.” A'râf / 74. Ayet
Bir zamanlar o dağı yerinden sökerek üzerlerine sanki bir gölgelik gibi kaldırmıştık da onun başlarına düşüvereceğini sanmışlardı. Biz de onlara şöyle demiştik: “Size verdiğimiz kitaba bütün gücünüzle sarılın ve içindeki kanun, irşat ve tavsiyeleri belleyip aklınızdan kesinlikle çıkarmayın. Belki böylece Allah’a karşı gelmekten ve O’nun azabına uğramaktan sakınırsınız.” A'râf / 171. Ayet
Sular her tarafı kapladığında, gemi yolcularıyla birlikte dağlar gibi dalgalar arasında süzülmeye başladı. Nûh, geminin dışında bir kenarda bulunan oğluna: “Evlâdım, bizimle birlikte gemiye bin de kâfirlerle beraber olma!” diye seslendi. Hûd / 42. Ayet
Fakat oğlu: “Ben şöyle büyük bir dağa sığınırım, o da beni sulardan korur” diye karşılık verdi. Nûh: “Bugün, merhamet edip korudukları dışında, hiçbir kimse bir başkasını Allah’ın helâk emrinden kurtaramaz” dedi. Birden aralarına dalga giriverdi de o âsi oğul boğulanlardan oldu. Hûd / 43. Ayet
Ra'd / 31. Ayet
İnsanlar inansın diye ilâhî bir kitapla dağlar yürütülecek, yeryüzü parça parça edilecek ve ölüler diriltilip konuşturulacak olsaydı, o kitap yine bu Kur’an olurdu. Fakat inatçı kâfirler buna da inanmazlardı. Gerçek şu ki, her şeyi murad edip yapmak yalnızca Allah’ın elindedir. Mü’minler hâlâ şunu anlamadı mı: Eğer Allah dileseydi bütün insanları doğru yola erdirirdi. Fakat o kâfirlerin yaptıkları işler, kurdukları düzenler ve sistemler yüzünden, başlarına âni ve büyük felâketler gelmesi veya bunların yurtlarının hemen yakınına inmesi devam edecektir. Allah’ın verdiği söz yerine gelinceye kadar da bu böyle sürüp gidecektir. Allah verdiği sözden asla caymaz.
İbrahim / 46. Ayet
Hal böyleyken, onlar yine de, tuzak kurmaya devam ettiler. Bu tuzakları dağları yerinden oynatacak kadar güçlü kuvvetli bir şekilde tasarlanmış olsa bile, onların tuzaklarının cezası Allah’ın yanındadır; onları bir bir boşa çıkaracak ve asla başarıya eriştirmeyecektir.
Hicr / 82. Ayet
Onlar dağları yontarak güven içinde yaşayacakları evler yaparlardı.
Nahl / 15. Ayet
Allah, sizi sarsmaması için yeryüzüne sağlam, sarsılmaz dağlar çaktı; yolunuzu bulabilmeniz için de ırmaklar ve yollar açtı.
Nahl / 68. Ayet
Rabbin bal arısına şöyle vahyetti: “Dağlarda, ağaçlarda ve insanların kurdukları çardaklarda kendine göz göz kovan edin.”
Nahl / 81. Ayet
Allah yarattığı şeylerden sizin için gölgeler yaptı ve kimi dağlarda sizin için barınaklar meydana getirdi. Sizi sıcaktan ve soğuktan koruyacak elbiseler ve savaşta sizi düşmandan koruyacak zırhlar var etti. Allah, size olan nimetini böylece tamamlıyor ki, tam bir teslimiyetle O’na yönelip itaat edesiniz.
İsrâ / 37. Ayet
Hem yeryüzünde büyüklük taslayarak yürüme. Çünkü kendini ne kadar büyük görürsen gör ne yeri yarabilir, ne de boyca dağlara erişebilirsin.
Kehf / 47. Ayet
O gün dağları yerlerinden söküp yürüteceğiz ve yeryüzünün dümdüz, çırılçıplak hâle geldiğini göreceksin. Biz bütün insanları mahşerde toplayacağız; içlerinden bir tek kişiyi bile geride bırakmayacağız.
Kehf / 96. Ayet
“Bana demir kütleleri getirin!” Zülkarneyn iki dağın arasını demir kütleleriyle doldurtup dağlarla aynı seviyeye getirince: “Şimdi ateş yakın ve körükleyin!” dedi. Demir yığınlarını kor ateş hâline getirince de: “Bana erimiş bakır getirin de üzerine dökeyim” dedi.
Meryem / 90. Ayet
Neredeyse gökler çatlayacak, yer yarılacak, dağlar yıkılıp yerle bir olacaktı;
Tâ-Hâ / 105. Ayet
Rasûlüm! Sana kıyâmet gününde dağların ne halde olacağını soruyorlar. De ki: “Rabbim onları ufalayıp savuracak.”
Enbiyâ / 31. Ayet
Biz, kendilerini sarsmasın diye yeryüzüne sapasağlam dağlar yerleştirdik ve şaşırmadan seyahat edip istedikleri yere ulaşabilmeleri için o dağlarda geniş geniş yollar, geçitler açtık.
Enbiyâ / 79. Ayet
Biz, sözkonusu dâvada en isabetli hükmü Süleyman’a bildirdik. Zâten biz, her birine hüküm ve ilim vermiştik. Dağları ve kuşları Dâvûd’un emrine râm ettik; onunla beraber Allah’ı tesbih ediyorlardı. Gerçekten biz, dilediğimiz her şeyi yapma kudretine sahibiz.
Hac / 18. Ayet
Görmez misin ki, göklerde olanlar, yerde olanlar, güneş, ay ve yıldızlar, dağlar, ağaçlar, yeryüzünde hareket eden bütün canlılar ve insanlardan birçoğu Allah’a secde etmektedir; birçoğu hakkında da azap hükmü kesinleşmiştir. Allah kimi alçaltırsa, artık onu yükseltecek kimse yoktur. Şüphesiz Allah, ne dilerse yapar.
Nûr / 43. Ayet
Görmez misin ki, Allah bulutları sevk ediyor, sonra açıklarını giderip onları bir araya getiriyor, sonra onları üst üste yığıp sıkıştırıyor. Bir de görürsün ki bunların arasından yağmur çıkıyor. O, gökten, oradaki dağlar büyüklüğünde bulutlardan dolu indiriyor da onunla dilediğini vuruyor, dilediğinden de onu öteye çeviriyor. O bulutlarda çakan şimşeğin parıltısı ise nerdeyse gözleri alıverecek!
Şuarâ / 63. Ayet
Biz de Mûsâ’ya: “Asân ile denize vur!” diye emrettik. Mûsâ vurur vurmaz deniz yarıldı, on iki yol açıldı, öyle ki koridor gibi açılan yolların iki yanındaki sular birer büyük dağ gibi yığıldı.
Şuarâ / 149. Ayet
“Böyle sandığınız için mi, şımarık kimseler olarak dağlardan büyük bir ustalıkla görkemli evler yontuyorsunuz?”
Neml / 61. Ayet
Onlar mı hayırlı yoksa yeryüzünü yaşamaya elverişli kılan, içinde yer yer nehirler akıtan, onun sallanmaması için sâbit dağlar yaratan ve iki deniz arasına bir engel koyan mı? Allah ile beraber başka bir ilâh daha olur mu hiç? Hayır, hayır! Onların çoğu gerçeği bilmiyorlar.
Neml / 88. Ayet
Dağları görür, onları hareketsiz, yerlerinde donmuş sanırsın. Halbuki onlar, bulutların yürümesi gibi geçer giderler. Bu, her şeyi sağlam ve mükemmel yapan Allah’ın sanatıdır. Şüphesiz O, yaptığınız her şeyi en iyi bilendir.
Lokman / 10. Ayet
Allah gökleri, gördüğünüz herhangi bir direk olmaksızın yarattı, sizi sarsmasın diye yeryüzüne haşmetli sabit dağlar yerleştirdi ve orada her çeşit canlıyı yaydı. Biz, gökten su indirdik de orada renk, koku, tat bakımından türlü türlü o güzel bitkilerden çift çift yetiştirdik.
Ahzâb / 72. Ayet
Şüphesiz biz emâneti göklere, yere ve dağlara arz ettik de onlar onu yüklenmekten çekindiler ve onun sorumluluğunu yerine getirememekten korktular. Ne var ki, onu insan yüklendi. Bunca kabiliyet ve nimetlerle donatıldığı halde yüklendiği emânetin hakkını veremeyen insan ne kadar zâlim, ne kadar câhildir.
Sebe' / 10. Ayet
Biz Dâvûd’a tarafımızdan büyük bir lutufta bulunduk: “Ey dağlar! Onunla beraber tesbih edin. Ey kuşlar, siz de!” buyurduk. Demiri onun için yumuşattık.
Fâtır / 27. Ayet
Görmez misin ki, Allah gökten bir su indiriyor? Biz onunla renkleri çeşit çeşit meyveler, sebzeler çıkarıyoruz. Dağlarda da toprağın rengine göre beyaz, kırmızı, daha farklı renklerde ve simsiyah yollar vardır.
Sâd / 18. Ayet
Biz, dağları onun emrine verdik de, akşam sabah onunla birlikte Allah’ın sınırsız kudret ve yüceliğini tesbih ederlerdi.
Fussilet / 10. Ayet
O, yerin üstünde sağlam sarsılmaz dağlar yerleştirdi, orayı bereketli kıldı ve isteyip arayanlar için eşit olmak üzere oradaki rızıkları önceki iki günle birlikte toplam dört günde takdir etti.
Şûrâ / 32. Ayet
Denizlerde dağlar gibi akıp giden gemiler de O’nun varlığını ve kudretini gösteren delillerinden biridir.
Kaf / 7. Ayet
Yeryüzünü de döşedik, oraya sağlam dağlar yerleştirdik, orada gönüller, gözler açan her türlü bitkiyi çift çift bitirdik.
Tûr / 10. Ayet
O heybetli dağlar yerlerinden sökülüp süratle yürütülecek!
Rahmân / 24. Ayet
Deniz üzerinde koca dağlar gibi yüzüp giden devâsâ gemiler O’nundur.
Vâkıa / 5. Ayet
Dağlar parçalanıp darmadağın edildiği,
Haşr / 21. Ayet
Eğer biz bu Kur’an’ı bir dağın tepesine indirseydik, sen onu Allah korkusundan başını eğip paramparça olduğunu görürdün. Biz bu misâlleri insanlara veriyoruz ki, etraflıca düşünüp gerekli dersi alsınlar.
Hâkka / 14. Ayet
Yer ve dağlar yerlerinden kaldırılıp, birbirine tek çarpışla çarpılarak paramparça edildiğinde,
Meâric / 9. Ayet
Dağlar da atılmış rengârenk yüne döner.
Müzzemmil / 14. Ayet
Kıyâmet günü yer ve dağlar şiddetle sarsılır; koca dağlar kum yığınına döner.
Mürselât / 10. Ayet
Dağlar ufalanıp savrulduğu zaman,
Mürselât / 27. Ayet
Üstüne de sarsılmaz, sâbit yüce dağlar diktik; size tatlı sular içirdik.
Nebe' / 7. Ayet
Dağları da onu sağlam tutan birer kazık.
Nebe' / 20. Ayet
Dağlar yerlerinden koparılıp yürütülür, bir serâp hâlini alır.
Nâziât / 32. Ayet
Dağları sapasağlam yerleştirdi.
Tekvir / 3. Ayet
Dağlar yerlerinden sökülüp yürütüldüğü zaman,
Gâşiye / 19. Ayet
Dağlara bakmazlar mı, nasıl çakılıp dikilmiş?
Tin / 2. Ayet
Sînâ dağına,
Kâria / 5. Ayet
Dağlar da atılmış rengârenk yünlere döner.

Yorumlar
Yorum Gönder